MENU
kAPSAMLI BİR HUKUKİ VE PROSEDÜREL REHBER
Türkiye'de Vefat Eden Yabancı Ülke Vatandaşının Sahip Olduğu Taşınmazlarla İlgili Miras Hukuku

Türkiye'de Vefat Eden Yabancı Ülke Vatandaşının Sahip Olduğu Taşınmazlarla İlgili Miras Hukuku: Kapsamlı Bir Hukuki ve Prosedürel Rehber

I. Giriş: Yabancıların Türkiye'deki Taşınmaz Mirasına İlişkin Hukuki Çerçeve

Yabancı bir ülke vatandaşının (muris) Türkiye'de taşınmaz bir mülk bırakarak vefat etmesi, farklı hukuk sistemlerinin, kültürel miras anlayışlarının ve idari prosedürlerin kesiştiği karmaşık bir hukuki durumu ortaya çıkarmaktadır. Bu süreç, mirasçıların haklarını koruyabilmeleri ve yasal yükümlülüklerini yerine getirebilmeleri için incelikli bir hukuki anlayış ve dikkatli bir prosedürel takip gerektirir. Yabancılık unsuru taşıyan bu tür miras ilişkileri, hem ulusal hem de uluslararası hukukun bir arada değerlendirilmesini zorunlu kılar.

Bu alandaki hukuki düzenlemeler üç temel kanun üzerine inşa edilmiştir:

  • 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun (MÖHUK):
Yabancılık unsuru içeren hukuki uyuşmazlıklarda hangi ülke hukukunun uygulanacağını belirleyen temel kanundur. Miras konusunda da ana kuralları ve istisnaları düzenler.

  • 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK):
Türkiye'deki taşınmazların miras yoluyla intikaline uygulanacak maddi hukuk kurallarını içerir. Özellikle mirasçıların kimler olduğu, miras payları ve miras bırakanın tasarruf özgürlüğünü sınırlayan "saklı pay" gibi kritik müesseseler bu kanunda düzenlenmiştir.

  • 2644 sayılı Tapu Kanunu:
Yabancı gerçek kişilerin Türkiye'de taşınmaz mülkiyeti edinmelerine ilişkin şartları, kısıtlamaları ve idari prosedürleri belirler. Bu kanun, mirasçının miras hakkını fiilen mülkiyete dönüştürme aşamasında devreye girer.

Bu raporun amacı, yabancı mirasçılar ve onların hukuki danışmanları için, uygulanacak hukukun tespitinden miras kalan taşınmazın tapu siciline tesciline kadar olan tüm süreci adım adım aydınlatan, detaylı ve kapsamlı bir rehber sunmaktır.

II. Uygulanacak Hukuk: İkili Bir Ayrım Prensibi

Yabancı bir murisin terekesi söz konusu olduğunda, MÖHUK, mirasa konu malların niteliğine göre ikili bir hukuk uygulama rejimi benimsemiştir. Bu ayrım, sürecin temelini oluşturur ve tüm hukuki stratejinin bu çerçevede şekillendirilmesini gerektirir.

  • Genel Kural: Mirasın Murisin Milli Hukukuna Tabi Olması (MÖHUK Madde 20/1)
MÖHUK Madde 20(1)'in ilk cümlesi, "Miras ölenin millî hukukuna tâbidir" hükmüyle genel kuralı ortaya koyar. Bu ilke uyarınca, vefat eden yabancının;

  • Türkiye'deki menkul malları (banka hesapları, araçlar, kişisel eşyalar vb.),
  • Türkiye dışındaki tüm menkul ve gayrimenkul malları,
kendi vatandaşı olduğu ülke hukukuna göre mirasçılarına intikal eder. Bu kuralın uygulanmasında mirasçıların vatandaşlığının bir önemi yoktur; belirleyici olan, murisin vatandaşlığıdır. Mirasçıların kimler olacağı ve bu mallar üzerindeki miras payları, murisin milli hukukuna göre tespit edilir.

Kritik İstisna: Lex Rei Sitae ve Taşınmazlarda Türk Hukukunun Mutlak Üstünlüğü Genel kuralın en önemli ve kesin istisnası, MÖHUK Madde 20(1)'in ikinci cümlesinde yer alan "Türkiye'de bulunan taşınmazlar hakkında Türk hukuku uygulanır" hükmüdür. Uluslararası özel hukukta lex rei sitae ("eşyanın bulunduğu yer hukuku") olarak bilinen bu ilke, Türkiye'deki taşınmazlar (arsa, konut, iş yeri vb.) için mutlak bir uygulama alanına sahiptir.

Bu, murisin vatandaşlığı, düzenlediği vasiyetnamenin içeriği veya vatandaşı olduğu ülkenin miras hukuku ne olursa olsun, Türkiye sınırları içindeki bir gayrimenkulün miras yoluyla intikalinin yalnızca ve münhasıran Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre yapılacağı anlamına gelir.

  • Hukuki İkiliğin Pratik Sonuçları
Bu ikili hukuk rejimi, tek bir terekenin idaresinde iki paralel hukuki sürecin yürütülmesini zorunlu kılarak önemli pratik sonuçlar doğurur. Örneğin, Türkiye'de bir villası, bir banka hesabı ve Fransa'da bir dairesi bulunan vefat etmiş bir Alman vatandaşının terekesi şu şekilde yönetilecektir:

  • Fransa'daki daire ve Türkiye'deki banka hesabı (menkul mal) için Alman hukuku uygulanacak ve mirasçılar ile payları bu hukuka göre belirlenecektir.
  • Türkiye'deki villa (taşınmaz mal) için ise Türk hukuku uygulanacak ve mirasçılar ile payları Türk Medeni Kanunu'na göre tespit edilecektir.
Bu durum, mirasçıların hem Alman hukukuna göre mirasçılık işlemlerini yürütmelerini (örneğin, Alman mahkemesinden bir mirasçılık belgesi almalarını) hem de Türkiye'deki villa için Türk mahkemelerinde tamamen ayrı bir hukuki süreç başlatmalarını gerektirir. Bu ikilik, hukuki karmaşıklığı, maliyetleri ve sürecin tamamlanma süresini önemli ölçüde artırmaktadır.

  • MÖHUK Madde 20(2)'nin Rolü: Mirasın Açılması, İktisabı ve Taksimi
MÖHUK Madde 20(2), "Mirasın açılması sebeplerine, iktisabına ve taksimine ilişkin hükümler terekenin bulunduğu ülke hukukuna tâbidir" demektedir. Bu hüküm, Türkiye'de bulunan taşınmazlar söz konusu olduğunda, lex rei sitae ilkesini pekiştirir. Çünkü taşınmazın kendisi terekenin bir parçası olarak Türkiye'de bulunmaktadır ve dolayısıyla bu taşınmazın iktisabı (kazanılması) ve mirasçılar arasında taksimi (paylaşımı) gibi tüm süreçler de Türk hukukuna tabi olacaktır.

III. Zorunlu İlk Adım: Türk Mahkemelerinden Mirasçılık Belgesi (Veraset İlamı) Alınması

Yabancı mirasçıların Türkiye'deki taşınmaz intikal sürecinde atması gereken ilk ve en kritik adım, Türk mahkemelerinden bir mirasçılık belgesi, yani veraset ilamı temin etmektir.

  • Neden Türk Veraset İlamı Vazgeçilmezdir?
Yabancı bir ülke mahkemesinin verdiği mirasçılık kararı, yabancı bir noter tarafından düzenlenen veraset belgesi veya murisin kendi ülkesinde usulüne uygun olarak hazırladığı vasiyetname, Türkiye'deki Tapu Müdürlüklerinde doğrudan işlem yapılarak taşınmazın mülkiyetini devretmek için kullanılamaz. Türk yargı sistemi, kendi sınırları içindeki taşınmazlara ilişkin mirasçılık sıfatının belirlenmesi konusunda münhasır yetkiye sahiptir. Yargıtay içtihatları da bu konuda son derece istikrarlıdır.

  • Yabancı Miras Belgelerinin Türk Mahkemelerindeki Hukuki Niteliği
Yabancı ülkeden temin edilen bu belgeler tamamen değersiz değildir. Türk mahkemesinde açılacak veraset ilamı davasında "ispat aracı" olarak önemli bir rol oynarlar. Mirasçıların, muris ile olan irsi bağlarını kanıtlayan bu belgeler, Türk hakiminin kararını şekillendirmesinde temel delil niteliğindedir.

Bu belgelerin Türkiye'de kullanılabilmesi için genellikle "Apostil şerhi" taşıması gerekir. 1961 Lahey Sözleşmesi uyarınca düzenlenen Apostil şerhi, belgenin üzerindeki imza ve mührün gerçekliğini tasdik ederek, belgenin başka bir konsolosluk onayına gerek kalmaksızın Türk mahkemelerinde delil olarak sunulabilmesini sağlar. Ancak Apostil, belgenin içeriğine doğrudan hukuki geçerlilik kazandırmaz ve Türk mahkemelerindeki yargılama sürecini ortadan kaldırmaz. Benzer şekilde, Türkiye'deki taşınmaz mirasına ilişkin yabancı bir mahkeme kararının "tanıma ve tenfiz" yoluyla Türkiye'de icra edilmesi, Türk mahkemelerinin bu konudaki münhasır yetkisi nedeniyle mümkün değildir.

  • Mirasçılar İçin Prosedürel Yol Haritası: Veraset İlamı Alma Süreci
Yetkili Mahkemenin Tespiti (MÖHUK Madde 43):
Dava, doğru mahkemede açılmalıdır. Yetkili mahkeme, murisin Türkiye'deki son yerleşim yeri Sulh Hukuk Mahkemesi'dir. Eğer murisin Türkiye'de bir yerleşim yeri yoksa, miras kalan taşınmazın bulunduğu yerdeki Sulh Hukuk Mahkemesi yetkilidir.

Gerekli Belgeler (Kapsamlı Kontrol Listesi):
Mahkemeye sunulacak belgelerin eksiksiz, usulüne uygun onaylı ve tercümeli olması davanın hızlı sonuçlanması için hayati önem taşır:
  1. Murisin orijinal veya Apostil şerhli ölüm belgesi.
  2. Muris ile mirasçılar arasındaki aile bağını (nesep ilişkisini) kanıtlayan, murisin vatandaşı olduğu ülkenin resmi makamlarından alınmış Apostil şerhli nüfus kayıt örneği, doğum belgeleri, evlilik cüzdanı gibi resmi belgeler.
  3. Varsa, yabancı mahkemeden alınmış mirasçılık belgesi veya vasiyetnamenin Apostil şerhli aslı.
  4. Tüm mirasçıların pasaport fotokopileri ve Türkiye'de alınmış potansiyel vergi numaraları.
  5. Yabancı dildeki tüm belgelerin yeminli tercüman tarafından yapılmış ve noter onaylı Türkçe tercümeleri.

  • Mahkeme Süreci:
Bu dava, genellikle çekişmesiz bir yargılama şeklinde ilerler. Hakim, sunulan yabancı belgeleri delil olarak değerlendirir ve Türkiye'deki taşınmaz için Türk hukukuna göre yasal mirasçıları ve onların miras paylarını (1/2, 1/4 gibi) gösteren bir veraset ilamı düzenler.

Bu zorunlu veraset ilamı süreci, sadece usuli bir formalite olmanın ötesinde, devlet için kritik bir kontrol mekanizması işlevi görür. Türk yargısını her bir yabancı miras dosyasının merkezine yerleştirerek, devletin birden fazla amacı aynı anda gerçekleştirmesi sağlanır. Hakim, yabancı belgeleri delil olarak kullanarak mirasçılık iddialarının gerçekliğini doğrular. Daha da önemlisi, MÖHUK Madde 20 uyarınca taşınmaza Türk hukukunu uygulayarak, saklı pay gibi emredici kuralların ihlal edilmemesini sağlar. Bu, Türk kamu düzenine aykırı yabancı hukuk kurallarının veya vasiyetnamelerin Türkiye'deki tapu kayıtlarını etkilemesini önler. Son olarak, mahkemenin verdiği bu karar, Tapu Müdürlüğü'nün işlem yapabilmesi için tek meşru zemin haline gelir ve böylece devlet denetiminde, temiz bir mülkiyet zinciri oluşturulur.

IV. Yabancı Mirasçıların Mülkiyet Edinme Hakları ve Kısıtlamaları

Türk mahkemesinden veraset ilamını başarıyla alan yabancı mirasçı, sürecin ikinci ve idari aşamasına geçer. Bu aşamada, mirasçının mülkiyeti fiilen kendi adına tescil ettirip ettiremeyeceği belirlenir.

Genel İlke: Mirasçı Olma Hakkı
Yabancı gerçek kişilerin Türkiye'de mirasçı olmalarının önünde bir engel yoktur. Vatandaşlık, veraset ilamında mirasçı olarak belirtilmeye mani bir durum değildir. Ancak burada, miras hakkı ile mülkiyeti iktisap hakkı (mülkiyeti adına tescil ettirme hakkı) arasında önemli bir ayrım yapmak gerekir.

Tapu Kanunu Kısıtlamaları (Md. 35)
Veraset ilamı ile Tapu Müdürlüğü'ne başvuran mirasçı, Tapu Kanunu'nun 35. maddesinde düzenlenen idari bir denetime tabi tutulur.

  • İzin Verilen Ülke Vatandaşları Listesi:
Yabancıların Türkiye'de taşınmaz edinimi, Cumhurbaşkanı tarafından belirlenen ve vatandaşlarının mülk edinmesine izin verilen ülkeler listesiyle sınırlıdır. Tapu Müdürlüğü, mirasçının pasaportunu kontrol ederek vatandaşlığının bu listede olup olmadığını teyit eder.

  • Karşılıklılık (Mütekabiliyet) İlkesi:
Tarihsel olarak önemli olan bu ilke, büyük ölçüde liste sistemine geçmiş olsa da bazı durumlarda hala dikkate alınabilmektedir.

  • Listede Olmayan Ülke Vatandaşı Mirasçıların Durumu:
Eğer mirasçının vatandaşı olduğu ülke, izin verilen ülkeler listesinde yer almıyorsa, bu kişi miras kalan taşınmazı kendi adına tescil ettiremez. Ancak bu durum mirasçının miras hakkını ortadan kaldırmaz. Kanun, bu durumda taşınmazın tasfiye edilmesini (satılmasını) emreder. Mirasçı, satıştan elde edilen bedelin tamamını alma hakkına sahiptir. Bu, mirasçının mülk üzerindeki ayni hakkını (in rem), mülkün değeri üzerindeki şahsi bir hakka (in personam) dönüştürür.

Özel Durum: Yabancı Tüzel Kişiler
Yabancı şirketler, vakıflar veya dernekler gibi tüzel kişiler, kural olarak Türkiye'de doğrudan mirasçı olamazlar. Ancak, özel kanunlar çerçevesinde ve belirli şartlar altında vasiyetname yoluyla mülk edinmeleri mümkün olabilir.

V. Türk Miras Hukukunun Sarsılmaz Sütunu: Saklı Pay Müessesesi

Türk Medeni Kanunu, miras bırakanın mal varlığı üzerindeki tasarruf özgürlüğüne, yakın aile üyelerinin miras haklarını korumak amacıyla önemli bir sınırlama getirmiştir. "Saklı pay" olarak adlandırılan bu müessese, yabancı murisin Türkiye'deki taşınmazları için de geçerlidir.

Saklı Pay Kavramı ve Korunan Mirasçılar
Saklı pay, miras bırakanın ölüme bağlı tasarruflarıyla (vasiyetname gibi) veya bazı sağlararası kazandırmalarıyla dahi ortadan kaldıramayacağı, kanunen koruma altına alınmış asgari miras payıdır.

Saklı Paylı Mirasçılar (Saklı Paylı Mirasçılar):
Kanun, saklı pay hakkına sahip mirasçıları sınırlı sayıda belirlemiştir:
  1. Murisin altsoyu (çocukları, torunları vb.).
  2. Murisin anne ve babası.
  3. Sağ kalan eşi.
Önemle belirtmek gerekir ki, 2007 yılında yapılan bir kanun değişikliği ile kardeşlerin saklı paylı mirasçılığı kaldırılmıştır.

  • Saklı Pay Oranlarının Hesaplanması:
TMK Madde 506'ya göre saklı pay oranları şöyledir:
  1. Altsoy için: Yasal miras payının yarısı (1/2).
  2. Anne ve baba için: Her biri için yasal miras payının dörtte biri (1/4).
  3. Sağ kalan eş için: Kiminle birlikte mirasçı olduğuna göre değişir. Altsoy veya anne-baba zümresiyle birlikte mirasçı ise yasal miras payının tamamı; diğer hallerde yasal miras payının dörtte üçü (3/4) saklı paydır.

Hukuk Sistemlerinin Çatışması ve Kamu Düzeni (Kamu Düzeni) Doktrini
Peki, İngiltere veya ABD gibi tam testasyon (vasiyet) serbestisini benimseyen bir ülkeden olan ve Türkiye'deki taşınmazını vasiyetname ile saklı paylı mirasçılarından birini dışlayarak başka birine bırakan bir yabancının durumu ne olacaktır?

Bu noktada, Türk mahkemeleri neredeyse kesin olarak Türk hukukunun saklı pay kurallarını uygulayacak ve yabancı vasiyetnameyi veya murisin milli hukukunu bu yönde geçersiz kılacaktır. Bu durum, basit bir kanunlar ihtilafı meselesi olmaktan çıkıp, MÖHUK Madde 5'te düzenlenen Türk "kamu düzeni müdahalesi" doktrininin bir uygulaması haline gelir. Aile bağlarının ve yakın akrabaların miras haklarının korunması, Türk hukuk ve toplum düzeninin temel taşlarından biri olarak kabul edilir. Bu temel ilkeyi tamamen yok sayan bir yabancı hukuk kuralının veya vasiyetnamenin, Türkiye'deki bir taşınmaz üzerinde sonuç doğurması kamu düzenine "açıkça aykırı" kabul edilir. Sonuç olarak, saklı payı ihlal edilen mirasçı, "tenkis davası" açarak kanunen korunan payını talep edebilir ve mahkeme, vasiyetnamedeki tasarrufu bu payı karşılayacak şekilde azaltır.

VI. Yabancı Vasiyetnamelerin Geçerliliği ve Tenfizi

Yabancı bir ülkede düzenlenmiş vasiyetnamenin Türkiye'deki taşınmazlar için geçerliliği, şekil ve esas yönünden iki ayrı değerlendirmeye tabi tutulur.

Şekli Geçerlilik: Esnek Bir Yaklaşım
Türk hukuku, bir vasiyetnamenin şekil şartlarına uyulmadığı gerekçesiyle kolayca geçersiz sayılmasını önlemek amacıyla oldukça esnek bir tutum benimsemiştir. Bu konudaki kurallar, MÖHUK Madde 20(4) ve daha da önemlisi Türkiye'nin taraf olduğu 1961 tarihli Vasiyet Tasarruflarının Şekline İlişkin Kanun Uyuşmazlıkları Hakkında Lahey Sözleşmesi tarafından düzenlenir.

Bu düzenlemelere göre bir vasiyetname, aşağıdaki hukuklardan herhangi birinin şekil şartlarına uygunsa, Türkiye'de şeklen geçerli kabul edilir:

  • Yapıldığı yer hukuku.
  • Vasiyetçinin, vasiyetnameyi düzenlediği veya öldüğü andaki vatandaşlık hukuku.
  • Vasiyetçinin, vasiyetnameyi düzenlediği veya öldüğü andaki yerleşim yeri (ikametgâh) hukuku.
  • Konusu taşınmaz ise, taşınmazın bulunduğu yer hukuku (Türk hukuku).
Bu çoklu bağlantı noktası, vasiyetnamenin salt şekil eksikliği nedeniyle iptal edilmesini oldukça zorlaştırmaktadır.

Esasa İlişkin Geçerlilik: Türk Hukukunun Sınırları
Şekil konusundaki esnekliğin aksine, vasiyetnamenin içeriği (esası), Türkiye'deki taşınmazlar bakımından kesin olarak Türk hukukunun emredici kurallarıyla sınırlıdır. Önceki bölümde açıklandığı gibi, saklı paylı mirasçıların haklarını ihlal eden vasiyetname hükümleri, Türk mahkemeleri tarafından tenkise (indirime) tabi tutulacaktır.

Yabancı Vasiyetnamenin İcrası İçin Yargısal Süreç
Yabancı bir vasiyetnamenin Türkiye'de hüküm ifade edebilmesi için, öncelikle yetkili Sulh Hukuk Mahkemesi'ne sunularak "vasiyetnamenin açılması" adı verilen bir prosedürden geçmesi gerekir. Mahkeme, bilinen mirasçılara vasiyetnameyi resmen okur ve ardından, saklı pay ihlali varsa gerekli tenkis işlemlerini de dikkate alarak, vasiyetname hükümlerine dayalı bir veraset ilamı düzenler.

VII. Mali ve İdari Kapanış: Vergilendirme ve Tapu Devri

Hukuki süreçlerin tamamlanmasının ardından, mirasçıların mali yükümlülüklerini yerine getirmeleri ve mülkiyeti resmen devralmaları gerekmektedir.

  • Veraset ve İntikal Vergisi
Yabancı mirasçılar, Türkiye'de miras yoluyla edindikleri mallar için Veraset ve İntikal Vergisi ödemekle yükümlüdürler.

  • Vergi Oranları ve İstisnalar:
Vergi sistemi, önemli istisnalar ve artan oranlı bir tarife içerir.

  • Vergi Beyannamesinin Verilmesi:
Beyannamenin süresi içinde ilgili vergi dairesine verilmesi kritik öneme sahiptir. Süreler, murisin ve mirasçının bulunduğu yere göre değişmektedir.

Son Adım: Tapu Sicil Müdürlüğü'nde Tescil İşlemi (İntikal)
Vergi yükümlülükleri yerine getirildikten sonra, mirasçılar tapu devri için ilgili Tapu Müdürlüğü'ne başvurur.

Tapu Devri İçin Gerekli Belgeler:
  1. Türk mahkemesinden alınmış veraset ilamının aslı veya onaylı sureti.
  2. Vergi dairesinden alınmış, verginin ödendiğini veya teminata bağlandığını gösteren "ilişik kesme belgesi".
  3. Mirasçıların pasaportları/kimlik belgeleri ve Türkiye vergi kimlik numaraları.
  4. Bina niteliğindeki taşınmazlar için Zorunlu Deprem Sigortası (DASK) poliçesi.
  5. Mirasçıların vesikalık fotoğrafları.
Bu belgelerin ibrazı ve gerekli harçların ödenmesinin ardından, Tapu Müdürlüğü, mülkiyeti uygun bulunan mirasçılar adına tescil ederek yeni tapu senedini düzenler.

VIII. Sonuç ve Stratejik Tavsiyeler

Türkiye'de taşınmaz mülkü bulunan bir yabancının vefatı halinde miras süreci, dikkatle yönetilmesi gereken çok aşamalı ve karmaşık bir yapıya sahiptir. Analiz edilen hukuki çerçeve, aşağıdaki temel sonuçları ortaya koymaktadır:

  • Türk Hukukunun Üstünlüğü:
Türkiye'deki taşınmazlar için miras hukukunda Türk Medeni Kanunu mutlak ve münhasır yetkiye sahiptir.

  • Zorunlu Yargısal Süreç:
Yabancı ülkeden alınan hiçbir miras belgesi, Türk mahkemelerinden veraset ilamı alınması zorunluluğunu ortadan kaldırmaz.

  • Saklı Payın Emredici Niteliği:
Türk hukukunun saklı pay kuralları, kamu düzeninin bir parçası olarak kabul edilir ve murisin milli hukuku veya vasiyetnamesi ne olursa olsun, Türkiye'deki taşınmazlar için uygulanır.

  • İki Aşamalı Onay: Mirasçılar önce mahkemeden hukuki olarak mirasçılık sıfatını almalı, ardından Tapu Müdürlüğü'nde idari olarak mülkiyeti edinme uygunluğunu kanıtlamalıdır.

  • Mali Yükümlülükler:
Veraset ve intikal vergisi beyannamesinin karmaşık sürelere dikkat edilerek verilmesi ve verginin ödenmesi, tapu devri için ön şarttır.

Bu bulgular ışığında, ilgili taraflar için aşağıdaki stratejik tavsiyeler geliştirilmiştir:

  • Türkiye'de Mülk Sahibi Olan Yabancılar İçin:
Mal varlıklarının akıbetini planlarken Türk hukukunun getirdiği sınırlamaların, özellikle de saklı pay müessesesinin farkında olmaları kritik öneme sahiptir. Bir Türk avukattan danışmanlık alarak, vasiyetnamelerini Türk hukukunun emredici kurallarıyla uyumlu hale getirmeleri, gelecekte mirasçıları için ortaya çıkabilecek hukuki uyuşmazlıkları ve gecikmeleri en aza indirecektir.

  • Müstakbel Mirasçılar İçin:
Mülk sahibinin vefatını takiben derhal Türkiye'de miras ve yabancılar hukuku alanında uzman bir avukatla temasa geçmek, atılması gereken en önemli adımdır. Sürecin yurt dışından, yerel uzmanlık olmadan yönetilmeye çalışılması; belge eksiklikleri, usuli hatalar ve özellikle vergi beyannamesi gibi kritik sürelerin kaçırılması gibi ciddi riskler barındırmaktadır.

Sonuç olarak, Türkiye'nin yabancıların miras hakkına ilişkin yasal çerçevesi, kuralları net ve öngörülebilir bir yapı sunmaktadır. Karmaşık ve kurala bağlı olmasına rağmen, doğru hukuki rehberlik ile bu süreç başarılı bir şekilde yönetilebilir ve meşru mirasçıların hakları etkin bir şekilde korunabilir.